
Rutinlerin Çocuğa Güven Hissi Kazandırmadaki Rolü
Rutinler, çocuğun dünyasını düzenleyen görünmez bir iskelet gibidir. Okul öncesi dönem, çocuk için sürekli değişen ve yeni deneyimlerle dolu bir süreçtir; rutinler ise bu dalgalı dünyada ona bir sabit sunar. Sabahın aynı saatinde kahvaltı, oyun takvimi, uyku öncesi hikâye gibi tekrarlayan küçük ritüeller, çocuğa “ne olacağını” kestirme imkânı verir. Bu kestirim, çocukta güven hissinin temelini oluşturur: Bilinmeyen azalınca kaygı azalır, çocuk kendini daha rahat ifade edebilir, keşfetmeye daha istekli olur.
Rutinler yalnızca zamanlama ile ilgili değildir; aynı zamanda ilişkisel bir içerik taşır. Örneğin her gece yapılan uyku ritüeli (birlikte diş fırçalamak, kısa bir sohbet, sarılma ve kitap okumak) çocuğa hem fiziği hem duygusal olarak “güvende” olduğunu hissettirir. Bu küçük adımlar, çocuğun iç dünyasında “bir yetişkin beni duyuyor ve yanımda” güvenini inşa eder. Güvenli bağlılık, öğrenme ve merakla birleştiğinde çocuğun sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimini olumlu yönde etkiler.
Rutinlerin bir diğer önemli işlevi geçişleri kolaylaştırmaktır. Oyundan sofraya, evden anaokuluna geçişler çocuklar için zorlayıcı olabilir; çünkü ani değişimler belirsizlik yaratır. Rutinler, bu geçişleri öngörülebilir kılar: “Önce oyunu topluyoruz, sonra ellerimizi yıkıyoruz, ardından sofraya oturuyoruz.” Bu tür açıklayıcı adımlar, çocuğun kontrol algısını destekler ve öfke, direnç gibi olumsuz tepkilerin azalmasını sağlar. Aynı zamanda rutinin sürekli tekrarı, çocuğun sorumluluk ve özdenetim becerilerini pekiştirir. (kendi eşyasını toplamak ya da dişlerini fırçalamak gibi)
Ebeveyn tutarlılığı, rutinlerin etkisini belirginleştiren bir faktördür. Rutinler ne kadar net ve tutarlıysa, çocuk o kadar kolay güvenir. Ancak tutarlılık soğuk bir sertlik değil; esneklikle birlikte sunulan kararlılık olmalıdır. Bazen program değişebilir (tatil, hasta olunan günler, özel etkinlikler olabilir). Önemli olan değişikliğin çocuğa açıklanması ve rutinin yeniden kurulmasıdır. Bu açıklamalar çocuğa “dünyanın kontrolsüz olmadığı” mesajını verir; beklenmedik değişiklikler bile yönetilebilir hale gelir.
Rutinler aynı zamanda aile içinde duygusal bağ kurma fırsatları yaratır. Günlük küçük paylaşımlar (sabah “Bugün ne yapmayı çok istiyorsun?” veya akşam “Bugün seni ne mutlu etti?”) çocuğun duygularını sözleştirmesini kolaylaştırır. Bu tür sohbetler, çocuğun duygusal farkındalığını artırır ve ebeveynle güvenli iletişim kanallarını güçlendirir. Ayrıca rutinler, çocuğun çevresindeki yetişkinlerin davranış biçimlerini ve beklentilerini öğrenmesini sağlar; bu da sosyal kuralların ve sınırların içselleştirilmesine yardımcı olur.
Rutinlerin gelişimsel boyutu da önemlidir: düzenli uyku saatleri, beslenme ve oyun zamanları çocuğun fiziksel sağlığını destekler; yeterli ve kaliteli uyku öğrenme, dikkat ve duygusal düzenleme kapasitesini artırır. Beslenme ve hareket rutinleri ise enerjiyi düzenleyerek çocuğun gün içindeki duygusal dalgalanmaları daha rahat yönetmesini sağlar. Okula başlama gibi büyük geçişler öncesinde oluşturulacak sabit sabah ve akşam ritüelleri, çocuğun yeni düzene adaptasyonunu kolaylaştırır ve kaygıyı azaltır.
Rutinlerin etkisi hemen ve tek seferde olmaz; zamanla ve tekrarlarla, çocuğun iç dünyasında güvenli bir yapı oluşur. Bu yapı, çocuğa sadece günün akışını değil, aynı zamanda duygusal dengelenmeyi, sorumluluğu ve sosyal uyumu da öğretir. Okul öncesi dönemde oluşturulan olumlu rutinler, çocuğun hayat boyu kullanacağı düzen ve başa çıkma stratejilerinin temellerini atar.
Rutinler, çocuğa bir güven haritası sunar: Nerede olduğunu, ne beklendiğini ve kimin yanında olduğunu bilmek, küçük kalplere büyük bir rahatlık verir. Bu nedenle okul öncesi dönemde basit, tutarlı ve sevgiyle sunulan rutinlere öncelik vermek, çocuğun gelişimine yapılacak en değerli yatırımlardan biridir.
Küçük Bir Öneri:
Rutinleri görünür hâle getirmek, çocuğun sürece aktif olarak katılmasını kolaylaştırır. Birlikte hazırlanacak bir ‘’rutin tablosu’’, günün akışını somutlaştırır ve çocuğa bir tür yol haritası sunar. Basit çizimler, semboller ya da fotoğraflarla desteklenen bu tablo; “şimdi ne olacak?” sorusuna yanıt verir, geçişleri yumuşatır ve çocuğun kendini daha güvende hissetmesine yardımcı olur. Zamanla çocuk, bu tabloya bakarak kendi sorumluluklarını hatırlamayı öğrenir; bu da hem özerklik duygusunu hem de içsel düzenini güçlendirir.
Mini Kulüp Çocuk Evi Psikolojik Danışmanları